ismailyurtsevenfanboard.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Afrika'nın Sömürgeleşmesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Meltem YK
Admin
Meltem YK


Mesaj Sayısı : 139
Kayıt tarihi : 01/09/08

Afrika'nın Sömürgeleşmesi Empty
MesajKonu: Afrika'nın Sömürgeleşmesi   Afrika'nın Sömürgeleşmesi EmptyCuma Eyl. 12, 2008 9:04 pm

Afrika'nın sömürgeleşmesi gayet kısa bir sürede olmuştur. O kadar ki,
1870'de Afrika'nın ancak onda biri sömürge iken, 1890 da sömürge
olmamış kısım ancak onda bir miktarında idi. Afrika'nın insanlığın
bilgisine açılması devre devre olmuştur ve burada da üç devreyi tesbit
etmek mümkündür. Bunlardan ilk devreyi teşkil eden ilk çağlarda, Kuzey
Afrika'da Mısır ve Kartaca medeniyetlerine rastlamaktayız. Daha sonra
bunların yerini Roma İmparatarluğu'nun dağılmasından sonra ve Osmanlı
İmparatorluğu'nun ortaya çıkışı ile, Kuzey Afrika Osmanlı
İmparatorluğu'nun kontroluna girmiştir. 8'inci, 9'uncu ve 10'uncu
yüzyıllarda ise Arap Yarımadası'nın Doğu Afrika ile temasa geçtiğini
görüyoruz.

Somali, Kenya ve Kızıldeniz kıyıları 10. yüzyıldan itibaren Arapların
sömürgesi olmuştur. Doğu Afrika'nın Arapların sömürgesi olması, bu
bölgelerde Arap dil ve kültürünün ve aynı zamanda Müslümanlığın
yayılması neticesini vermiştir. Arap dil ve kültürünün bu bölgelerdeki
tesiri günümüze kadar devam etmiş ve bugün dahi buralarda mahalli
dillerle Arapça'nın karışmasından meydana gelen ve "Sahil Dili"
manasına gelen Swahili dili konuşulmaktadır.

Orta Doğu'nun Arap kuşağının Osmanlı İmparatorluğu'nun kontroluna
girmesinden sonra, Doğu Afrika'daki Arap kontrolü de zayıflamıştır.
Fakat tam bu sıralarda, Avrupalılar Afrika ile alakadar olmaya
başlamışlardır. 15'inci yüzyıldan itibaren Portakizliler Angola ve
Mozambik kıyılarını ele geçirirken, Hollandalılar da Güney Afrika
kıyılarına yerleşmeye başlamışlardır. Fransızlar ise Afrika'ya, 16'ıncı
yüzyıldan itibaren ve Batı Afrika kıyılarında Senegal'den itibaren
Afrika'ya girmeye çalışmışlardır. İngilizler ise, genellikle Gine
Körfezi kıyılarına yerleşmişlerdir.

Denizcilikte ilerlemiş olan Avrupa ülkeleri Afrika'nın kıyılarına
yerleşmekle beraber, iklim ve tabiat şartlarının güçlüğü dolayııyla,
kıtanın içerlerine girmeye cesaret edememişlerdir. Bu sebeple, 19'uncu
yüzyılın ortalarına galinceye kadar, Afrika'nın iç kısımları ve
buralardaki hayat, insanların bilgisine kapalı kalmıştır.

Afrika'nın insanlığın bilgisine açılmasında Nil nehri büyük rol
oynamıştır. Çok eski çağlardan beri Nil Nehri ve bilhassa Nil'in
kaynağı insanların merakını çekmekte idi. 19'uncu yüzyılda Nil'in
kaynağını araştırma teşebbüsünde bulunan, İngiliz John Speak'tır.
1850'de Samuel Baker'de bu nehrin kaynağını bulma teşebbüsüne girişmiş,
lakin başarılı olamamıştır. Nil'in kaynağını bularak insanlığın
bilgisine ilk defa açan David Livingstone'dur.

Livingstone, 1842 yılından 1873 yılına kadar Afrika'nın içerlerinde
yaptığı gezilerde Nil'in kaynağını bulmuş ve Afrika'nın bilinmeyen
kısımlarını insanlığın bilgisine açmıştır. Bu gezileri sırasında Kongo
ve Zambezi nehirlerini de bulmuştur.

Levingstone öldükten sonra, Henry Morton Stanley onun gezilerini devam
ettirerek, 1870-1894 yılları arasında Uganda, Kenya ve Kongo'nun iç
kısımlarını gezmiştir. Afrika'nın, bir bakıma "keşfedilmesi", Avrupa
devletlerinin kıyılardan içerlere hücumuna sebep olmuştur. Bu,
sömürgeleşmenin hızlanmasıdır.

Kıyıda bir yeri ele geçiren, içerlere kadar olan geniş toprakların
kendisinin olduğunu ilan ediyordu. Bu ise, anlaşmazlıkları arttırdı. Bu
sebeple Avrupa devletleri, 1885 yılında Berlin'de toplanıp "Berlin
Senedi" adı ile bir belge imzaladılar. Bu senet, sümürgecilikte "fiili
işgal" prensibini kabul ediyordu. Yani, Afrika'da bir toprağı fiilen
işgal etmedikçe, orasına sahip olunamıyacaktı. "Fiili İşgal" prensibi
Afrika'ya hücumu daha da hızlandırdı. Her devlet, diğerlerinden önce
harekete geçip, daha geniş toprakları işgale çalıştı. Avrupa
politikasına ağırlık veren Bismarck bile bu sömürgeciliğe koşuştan geri
kalmadı.

Doğu Afrika'da Tanganyika (bugünkü Tanzania) 1884'de Almanya tarafından
işgal edilmişti. Bunun arkasından Almanya Güney-Batı Alman Afrikası'nı
(bugünkü Namibia) ve Gine Körfezi'nde Togo ve Kamerunu ele geçirdi.

İngiltere'nin Sömürgecilik Faaliyetleri

Afrika'nın sömürgeleşmesinde aslan payını İngiltere almıştır.
İngiltere, Avrupa'da Napolyon Savaşlarını sona erdiren ve Avrupa
haritasına yeni bir şekil veren 1815 Viyana Kongresi kararları ile
Hollanda'nın elinden Güney Afrika'daki Cape sömürgesini almıştır.
Bundan sonra, 1840'larda, Güney Afrika'dan daha yukarılara çıkıp, bugün
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin sınırları içinde bulunan Oranj ve
Transvaal topraklarını da Cape sömürgesine (Cape Colony) kattı. Daha
yukarda da belirttiğimiz gibi, İngiltere 1882 de Mısır'ı işgal etmekle
Afrika'nın kuzey ucuna da yerleşmiş olmaktaydı.

1885 Berlin Konferansı'ndan sonra ise; Nil Nehri'nin bütünlüğünü
korumak için, Mısır'dan güneye inip Sudan'ı da ele geçirmek istedi.
Fakat buradaki Müslüman halkın silahlı mukavemeti ile karşılaşıp iki
kere de yenilgiye uğradı. Bunun üzerine Sudan meselesine bir süre ara
verip, tekrar güneye döndü.

1885-1895 arasında, Transvaal'dan kuzeye çıkıp Rodezya (bugünkü
Zimbabwe) ile Nyasaland'ı (bugünkü Malawi) aldı ve buradan da daha
yukarılara çıkarak Kenya ve Uganda'ya girdi. Şimdi arada tek boşluk
olarak Sudan kalmıştı. Onun için 1895-96 da yaptığı silahlı mücadele
ile 1896 da Sudan'ı da işgal etti. Sudan'ın işgali ile İngiltere,
Afrika'nın kuzeyinde İskenderiye'den güneyinde Cape Town'a kadar geniş
bir şerit halinde uzayan büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuş
olmaktaydı.

Fransa'nın Sömürgecilik Faaliyetleri

Fransa'nın Afrika'daki sömürgecilik faaliyeti, İngiltere'ninkinin aksi
istikamette olmuştur. Yani İngiltere, Afrika'da kuzey-güney
istikametinde hareket ederken, Fransa Afrika'ya batı-doğu istikametinde
girmek istemiş ve bunun için de Senegal'den hareket etmiştir.

Fransa'nın 1880'lerde Senegal'den hareketle batıya doğru ilerlemesi
İngiltere'yi endişelendirmiştir. Zira bu sırada Gine Körfezi'ne de
İngiltere hakimdir ve Fransa'nın Niger Nehri istikametinde ilerlemesi
dolayısıyla İngiltere, Fransa'nın Niger Nehri'ni takiben güneye Gine
Körfezi'ne sarkmasından korkmuştur. Fakat Fransa'nın İngiltere ile
yapmış olduğu bir anlaşma ile, Niger Nehri'nden güneye inmemeyi vaad
etmesi, bir çatışmayı önlemiş ve İngiltere'yi rahatlatmıştır.

Fransa'nın güneye inmesinin İngiltere tarafından engellenmesi, bu
devleti doğu istikametinde ilerlemeye adeta mecbur bırakmış olmaktaydı.
Bu sebepten ilerlemesine devam ederek bugünkü Mali, Niger, Chad ve
Merkezi Afrika Cumhuriyeti topraklarını ele geçirip Sudan'a girdi ve
Nil'in iki büyük kolundan olan Beyaz Nil kıyılarına dayandı. Tam bu
sıradadır ki İngiltere de kuzeyden ve güneyden Sudan'ı işgale
başlamıştır.

Her iki devletin kuvvetleri Beyaz Nil üzerinde Kodok'da (Fachoda) karşı
karşıya geldiler. Nerdeyse aralarında bir savaş çıkacaktı. Çünkü
İngiltere Fransa'nın Sudan'dan çıkmasında ısrar etti. Fransa, İngiltere
ile bir savaşı göze alamadığı için, 1898 yılında Sudan'dan çekildi ve
İngiltere de Nil'in bütünlüğünü kendi eline geçirmeye muvaffak oldu.
İngiltere ile Fransa Madagaskar üzerinde de çatıştılar. Fakat Sudan,
İngiltere için daha mühim olduğundan, Madagaskar'ı Fransa'ya bıraktı ve
oradan çekildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ismailyurtsevenboard.forum.st
 
Afrika'nın Sömürgeleşmesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ismailyurtsevenfanboard.forum.st :: `•.¸¸.•´´¯`••._.•Kültür ve Sanat`•.¸¸.•´´¯`••._.• :: tarih bölümü-
Buraya geçin: